Dora'nin Yolculugu

Lilypie First Birthday tickers

17 Mart 2011 Perşembe

Doramız Doğdu:)





Bu haftasonu “ikibaşımıza” geçirdiğimiz son haftasonu, eve birtek yatmaya gelinecek. Cuma sabahı önce parkta piknik kahvaltı yaparız sonra sinemaya gideriz hatta 2 film üstüste mi yapsak. Yarın da arkadaşları ararız birlikte birşeyler yaparız. Ha o seçtiğimiz fotoğrafları bastırıp çerçeveletmemiz lazım, bak bebeğe şapka da alalım unutmayalım sakın, bu hafta ben bir yere çıkmam artık, evdeki işleri halleder bebeğin odasını son haline sokar sakin sakin bebişimi beklerim.
Üç- beş parça çamaşır var onlar doğumdan sonraya kalmasın bu hafta yapıvereyim. Sonra evi şöyle bir süpürür silerim annemler gelicek hem temiz olur. Hastane çantasını son bir kontrol ederim eksik varsa tamamlarız nasıl olsa daha 1 hafta var. Onur’a hemşirelere vereceği kıyafetleri göstereyim ki bebek doğduğunda şaşırıp kalmasın. Hastaneye süt pompası götürmeye gerek var mı acaba? Bak onları da steril edeceğim unutmayayım…

Evet bunlar 25-26 Şubat tarihlerine denk gelen haftasonumuzda aklımdan geçenlerdi. Rahat rahat gezdik, yukarıda saydığım herşeyi haftaiçine bırakarak. Ne de olsa çift kişilik son haftasonumuzdui, ve kesinlikle boşa harcanmamalıydı. Diğer ayrıntıları ben nasıl olsa hallederdim doğumdan önce. Aynen dediğim gibi de geçirdik o haftasonunu, süperdi. Ama tabii birşeyi hesaba katmamışız bu kadar pervasızca gezip tozarken.

Dora Hanım’ın planları bizimkinden farklıymış!!! 27 şubat pazar sabahı sabah saat 07.50’de bunca yıldır izlediğim filmlerde defalarca duyduğum ‘suyum geldi’ lafını sarfetmek bana da nasip oldu! Evet küçük hanım bizim planladığımız gibi 5 martta değil 27 şubatta hayata gözlerini açmaya karar vermiş. Ve tabii ki onun dediği oldu…

Ben sanki 30 yıllık ömr-ü hayatımda bu anı bekliyormuşum gibi son derece sakin Onur’a seslendim, ‘Onur, suyum geldi’. Uykusundan uyanıp öyle bir bana dönüşü vardı ki belki de içgüdüsel olarak ‘kızım sakin olman lazım, bir tane telaşlı yeter’ dedi birşeyler. Önce hastaneyi arayıp haber verdim ki doktoruma haber versinler ameliyathaneyi hazırlasınlar vs., sonra giyindim ve elbise seçerken hastane çıkışımı bile düşünebiliyordumJ Sonra hastane çantasının başına gidip Onur’a bebeğe giydirmek için neler vereceğini anlattım, sonra birşey lazım olursa diye dolaptaki eşyaların yerlerini gösterdim, sonra fotoğraf makinasını, pilleri ve pil şarj aletini almasını hatırlattım, kol çantamın içini kontrol ettim ve yola çıktık. Tüm yol boyunca heyecanlı baba adayına doğum esnasını uzun uzun anlattım, hızlanmaya kalkınca ve hastaneye gidiş için tek yolda sabah trafiğine sıkıştığımızda defalarca sakin olmasını telkin ettim ve sinirlerim alınmış bir şekilde ameliyathane sırası bekleyeceğim odada yatağa uzandım.

Karı-koca, aile olmamıza saatler kala bu odada kah kıkırdayarak, kah yalnız olduğumuza içimiz burkularak 3 saat geçirdik. Önce O’nu üzerini değiştirmek için ameliyathaneye doğru aldılar. Birkaç dakika sonra ben de tıpış tıpış yürüyerek ameliyathaneye gittim ve bebeğimi kucaklayacağım masaya oturdum. Anestezi uzmanı, asistanı ve hemşireleri son derece sevimli 2 bey ve bir tonton hanım bana şakalar yapıp, Türkçe birkaç kelime anlamı sorup beni ameliyata hazırladılar. Belden aşağımı hissetmediğimden emin olunduktan sonra Onur ve doktor ameliyathaneye geldiler.

Doktorun gelmesinden sadece 5 dakika sonra tüm dünya bir anda değişti! Bir ağlama sesi odayı doldurdu ve benim gözümden akan 2 damla yaşla birlikte ben anne oldum.

Babamız elbette hemen beni bırakıp bebeğimizin yanına koştu. 9 ay boyunca teknik imkansızlıklardan bir türlü olaya tam dahil olamayan ve buna oldukça içerleyen babamız artık tüm maharetlerini göstermeye başlıyorduJ

O ana kadar hızla geçen zaman geçmek bilmedi, ben bebeğimi beklerken onlar sevişmeye başlamıştı bile. Hadiydi artık gelsindi bana da!

Ve küçük mucizemi getirip göğsümün üstüne koyduklarında artık ben eski ben değildim. Ben artık bir anneydim, üstelik de bir dünya güzelinin! Kapkara saçlı (babamız kel olduğundan niyeyse sanki saçsız bir bebek beklemişizJ), çekik mi çekik gözlü, tombik mi tombik bir pamuk prenses uzun yollardan uçtu geldi, göğsüme kondu ve beni anne yaptı. Nasıl da sustu, gözlerini kocaman açıp bana baktı o başını göğsüme ben elimi başına koyunca…

Sonra aldılar onu, pediatriste muayeneye götüreceğiz sonra yanınıza getireceğiz dediler. Aldılar.Sonra ben yoruldum, çok ama çok yoruldum. 9 ay geldi oturdu üzerime. 4 gün kalacağımız, aile olmaya adım atacağımız, birbirimize alışacağımız odaya götürdüler beni. Uzundu süre, yavrum gelemedi bir türlü. Bilmem ne kadar sonra getirdiler miniğimi. Açtı karıncığı doymak istiyordu, bana ihtiyacı vardı. Minik ağzını kuş yavrusu gibi açıp kapıyordu, meme istiyordu.

Geldi kondu kuşum göğsüme. Hop dedi tuttu annesini. Vuslat tamamlandı.

Minik bir çığlıkla, bir mucizeyle birlikte bir anne ve bir baba doğdu.

3 yorum:

  1. Uzun, dopdolu, sağlıklı ve mutlu... annesinin ve babasının sevgisiyle huzurlu bir ömür Dora'nın olsun.
    Hoşgeldi hayata :)
    Tebrik ederim sizi.

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkürler:) İsteyen herkese istediği zaman nasip etsin Allah..

    YanıtlaSil
  3. Amin!
    Sağlıkla, mutlulukla büyütün, ne diyeyim... böyle cici durumlarda ne diyeceğimi, ne dileyeceğimi sapıtıyorum, sen ''hayırlı olsun'' demediğime dua et :))))

    YanıtlaSil