Havalimanlari da bende ayni istegi uyandiriyor. Ellerinde valizleriyle oradan oraya kosusturan insanlari, havalimanlarinin o hic durmaz hali, o gidilen yerde benim kacirdigim birsey var fikri beni inanilmaz derecede icine aliyor. Bu yuzden 3 yil boyunca yogun seyahatli islerde calisabildim sanirim, oyle ki valizimi yerine kaldirmaz bile, sadece icindekileri temiz ve utululeriyle degistirirdim o kadar. Hele evliligin ilk donemlerinde bu seyahatler kurtaricim olurdu, zira 1+1 bir dairede surekli didisme fikri cok yorucuydu, ben de bol bol giderdim. Diyarbakir, Urfa, Antep, Malatya, Elazig, dunyayi gezerdim:) En son havalimani ziyaretim gitmek icin degil misafirlerimizi ugurlamak icindi. Esime dedim ki " Havalimanlarinda hep gidesim geliyor" O da soyle cevap verdi "E hadi eve gidelim o zaman":))) Boylece gerceklige donmus oldum!
Ote yandan son derece evcil bir insanimdir, severim yerlesik duzeni, rutini.Guvende hissederim kendimi bilindik sularda. Ama iste bu benim: hep celiski. Baglanmaktan korkardim, cok cabuk s.i.kilirdim ama deli gibi evlenmek istiyordum. Birseyi s.i.kilinca veyahut doydugumda birakabilme ozgurlugunu seviyorum ama ote yandan cocuk sahibi olmak da istiyordum. Bir yandan gorulmeyi farkedilmeyi istiyorum ama olunca da utandigimdan hemen ortamdan uzaklasmak istiyorum. Bu arada peynirle receli birlikte yemeyi de cok severim.
Su anda gitmis sayilirim aslinda o yuzden biraz gazim alindi bu konuda. 3 yil Istanbul'da resmen kapana kisilmis gibi hissediyordum artik kendimi. Cunku benim mezuniyet sonrasi hayalim gitmek uzerine kuruluydu, Avrupa'ya, ama olmadi denk gelmedi,kaldim Ankara'da. Bir sonraki kampuse gittim sadece:) Keske ona da gitmeseydim de kendi kampusumde kalsaydim dedim sonra. Bazen gitmek o kadar da hayirli gelmiyor. Avrupa filmlerini bu yuzden bu kadar cok seviyorum, gidemedigim yerlere goturdukleri, giremedigim hayatlara soktuklari icin beni.
Ama simdi bebek geliyor ve doyunca vazgecemeyecegim ondan. Belki de hic doymayacagim bilmiyorum ki. Anne olmak konusunda bu kadar paniklememin sebebi bikinca, yorulunca, doyunca vazgecemeyecegim icin kesin. Bazen panik duzeyim o kadar yukseliyor ki dogduktan sonra kacma senaryolarinin icinde buluyorum kendimi. Bundan sonrasi depresyon heralde, dikkatli olmak lazim.
Ama biliyorum ben sevince vazgecemem, yavrumun babasindan vazgecebildim mi? Biz minik bir aile olacagiz ve bundan sonra birlikte gidecegiz. Onumuzdeki yil icin gezi planlarina basladik bile. Biz cocukla birlikte hayati bitiren bir cifte donusmeyecegiz,onunla birlikte gorup, taniyacagiz, onun guvenligini tehlikeye atmadan ne istiyorsak yapacagiz birbirimize sozumuz var. Yasanacak guzel gunler, gorulecek guzel seyler var daha. Birlikte...
Pınarcım, yazılarını zevkle takip ediyorum, çok içten çok dürüstsün kendine, ve bazı yönlerin de aslında çoğumuzda var sanki.
YanıtlaSil"Kaçıp gitme için plan yapmak ama aslında evcimen de olmak" beni de tarif ediyor mesela. Yola çıkana kadar ayak sürüyen ben, yola çıktıgım anda "daha önce niye yola çıkmadıgına cok kızar" mesela :)
Pınarcım yazmaya devam ;)
Sevgiler
TOLGA
Kızıma 5 aylık hamileyken 2 ay İsviçre'de yalnız yaşadım. 7. ayımda eşimle birlikte tüm İsviçre'yi, hatta İtalya'yı gezdim. 1,5 senedir ise kızımın yanında evdeyim. Haftada 1 kez işe gidiyorum ve koşarak eve geliyorum.
YanıtlaSilKızıma duyduğum aşk öyle bir aşk ki eşime duyduğum aşk, bunun yanında solda sıfır kalır. Yani sen eşinden vazgeçemedn ya? Kızından vazgeçebilmen mümkünnnnn değil.
Gezememek konusunda ben yazmak istiyordum, aklıma düşürdün, yazdım hemen : http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2011/01/cocuk-olduktan-sonra-ne-kadar-sure-evde.html
Herkes anneligin pozitif yonlerinden bahsetsin sizin gibi:) Biktim artik dehset hikayeleri okumaktan!
YanıtlaSilAnneliğin ne dehşeti varmış ki? Hikaye hepsi, tıpkı dehşetengiz doğum hikayeleri gibi. Kendi hayatlarını feda etme hikayeleri hepsi de. Boş hepsi boş...
YanıtlaSil