Dora'nin Yolculugu

Lilypie First Birthday tickers

29 Aralık 2011 Perşembe

Serenad




''Herşey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Prof. Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.

1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan 60 yıllık dokunaklı bir aşk hikayesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.'

Zülfü Livaneli'nin son romanı 'Serenad'ın arka kapak yazısı böyle özetliyor konuyu. Müzisyen karakterini son derece takdir ettiğim Livaneli'nin okuduğum ilk kitabı. O yüzden romancılığı hakkında tek bir kitabına bakarak yorum yapamayacağım. Edebi dil açısından beni çok doyurduğunu söyleyemeyeceğim, ancak kurgu öyle sürükleyici ki, 2 gecede bitirdim kitabı, okuyamadığım gün boyunca içim içimi yedi şimdi ne olacaktı diye. Ayrıca bilmediğim bir sürü şey öğrendim. 'Mavi Alay'ı kaç kişi biliyor acaba? Ben bilmiyordum. 

Anadolu'da her aile kimbilir ne sırlar saklıyor içinde. Benim atalarım Balkan göçmeni, acaba neden, ne şekilde, geride neler bırakarak geldiler Anadolu'ya. Öğrenme fırsatım olmadı hiç. Sormak mümkünken sormak aklıma gelmeyecek kadar küçüktüm, aklıma geldiğindeyse soracak kimse kalmamıştı. Artık öğrenmeme imkan yok. Galiba çok da merak etmiyorum artık. Acıları bilmeyince ya da yok sayınca ortadan kalkmaz tabii ama taşımanın kime faydası var. 

1. Dünya Savaşı, 2.Dünya Savaşı, Yahudiler, Almanlar, Ermeniler, Türkler herkes acıdan payını almış, bir sürü hayat bitmiş, şekil değiştirmiş. Her türlü savaşta, siyasi sorunda hiçe sayılan, gümbürtüye giden insan..Her iktidar zalim.

'Serenad'ı okuyun derim nacizane..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder