Dora'nin Yolculugu

Lilypie First Birthday tickers

23 Şubat 2011 Çarşamba

Son 3 yıl...


Biz ikimiz:)
Gezdik tozduk, konuştuk paylaştık, izledik gördük, okuduk yazdık, yedik içtik, gittik geldik, kavga ettik öpüştük barıştık.
Zaman nasıl geçti anlamadık.
Tam 10 gün sonra 3 kişi olacağız...
Bakalım neler olacak...

20 Şubat 2011 Pazar

iyibakici.com








Ortaokul- lise'de ayni siniftaydik Ozgun'le. O Istanbul'da universite okudu ben Ankara'da, facebook cikana kadar da birbirimizin ne yaptigindan haberdar degildik ama sonra o citipiti, guzelligine ve jilesinin cebince tasidigi kalp seklindeki aynasina duskun sempatik sinif arkadasimi evli, iki cocuk annesi olarak buldum:) Okudugu bolum ile alakasiz bir is olarak insan kaynaklari alaninda calismis ama cocugu olunca ara vermis, ulkemizin annelere saygili, bebegi koruyan calisma kosullarindan dolayi!

Simdi insan secme- yerlestirme konusundaki tecrubesini annelerin hizmetine sunmus durumda!
Benim simdilik ihtiyacim olmadi tabii ama cocugu olan herkesten dinledigim ve gozlemledigim kadariyla annelerin en buyuk problemlerinden biri en degerlilerine onlar kadar olmasa da yakin bir bakis acisiyla bakacak bilgili, tecrubeli, sefkatli ve elbette guvenilir bakicilar bulmak. Ozgun bakicilarla yasanabilecek cesitli problemleri kendisi de yasadiktan sonra bu konuda ipleri eline almaya karar vermis ve www.iyibakici.com 'u kurmus. Peki neden www.iyibakici.com, en basta bakicilari secim yontemleri bile bana guven verdi:


  • Bakıcı adayları ile şirketimizde yüz yüze görüşme ve mülakat aşaması
  • Kişisel bilgi kontrolü ve ayrıntılı Personel Dosyası oluşturma (Nüfus Cüzdanı, T.C. Kimlik, Aile Yapısı, Mezuniyet Bilgileri)
  • Sabıka Kaydı, Sağlık Raporu, İkametgah ve varsa eğitimini aldığı kurumların sertifika kontrolü
  • Referans Teyidi
  • Sahte referansı önlemek adına mümkün olan referanslar ile yüz yüze görüşme
  • Portföyümüze alınan bakıcı adaylarının ev yaşantısı ve aile yapısını bizzat tanıma
  • İş başı öncesi, bakıcılarımıza geçerli kurumlar tarafından verilecek İlkyardım Eğitimi
  • İsteyen ailelerimiz için rutin olarak müşteri temsilcimiz tarafından ev ziyareti yapılması ve bakıcı görev, sorumluluk, uyum kontrolü, ihtiyaç sorgulanması
  • 1 yıl ücretsiz hizmet garantisi ve bu süre içerisinde herhangi bir sebepten ötürü bakıcı değişikliğinde komisyonsuz olarak yeni bir personel temini
  • Bakıcılarımıza mesleki donanım ile iş başı yaptırma
    • 150 tariflik organik ve besleyici bebek ve çocuk yemekleri listesi
    • Çocuk oyunları föyleri
    • Kaliteli zaman geçirmeleri adına; el becerisi, zihinsel ve fiziksel gelişimi destekleyen yaratıcı çalışma teknikleri föyleri
    • Gerekli zamanlarda başvurmaları için Çocuk Hastalıkları-Çocuk Disiplini-Çocuk İletişimi konulu föyler
Sadece uzun sureli degil ayrica, gunluk, saatlik hizmetler de sunuyorlar. Uzun sureli, pahali oyun gruplari size hitap etmiyorsa istediginiz zaman ve gunlerde katilabileceginiz, yavrunuz arkadas edinirken sizin de kahvenizi yudumlayabileceginiz bir ortamda bu ihtiyaci da karsiliyorlar... E bir anne daha ne ister? Daha fazlasi icin www.iyibakici.com. Site o kadar kullanici dostu ki, aradiginiz herseye 'aramadan' ulasiyorsunuz.

Benim Turkiye'ye dondugumde adresim belli, "Ozgun bana iyi bir bakici bul" diye dayanacagim kapisina:))

16 Şubat 2011 Çarşamba

37.hafta

Son doktor kontrolunu de oldum artik gun saymaca gercekten de...Haftaya bir gidecegim ebeye gorunecegim sonraki hafta zaten dogum.Anniiiiii.....
Hanfendu 2 haftada 400 gr almis su an 3.300 gorunuyor...Hersey normal yani bebek acisindan. Bense zor yuruyorum...Bir de nisan gelmeye basladi az az.
Bu haftasonu sterilizasyonlari yapacagim, hastane cantasini hazirlayip kapinin yanina koyacagim, tamaaammm.
Annemle Ebrusun vizesi ve biletleri de tamam. Umarim erken gelmeye kalkmaz bebis.
Bitek terligim yok yaa benim hastaneye goturulcek onu bi almam lazim. Bir de karnimi tasimakta zorlaniyorum deyince su destek kemerlerinden onerdi ama 2 hafta kalmis surda deger mi almaya bilmiyorum.
Canim bol bol et ve sogan istiyor nedendir acaba?
Baska da bir haber yok...
En kotu haber sona tabii, +20'deyim su anda:( Ama hic gostermiyorum, vallaaaa:P Dun aksam eski fotograflara bakiyorduk khodjayla "ne guzelmisim" diye diye oldum. O da zamaninda tombik dedigi goruntulere simdi ayila bayila bakiyor.hahahahaaaa. Olumu gosterip sitmaya razi etmek de bu oluyor:D

15 Şubat 2011 Salı

Duragan.

Bu aralar pek kayda deger haber yok. Bol bol evde oturup duvarlara bakiyorum cunku artik gunluk 1 saatlik yuruyuslerimi yapamayacak kadar agirim. Disari uzun sure yalniz cikmaktan korkuyorum. Cunku azcik ayakta kalinca, bebek kayip gidecekmis gibi bir baski hissediyorum, hasmetli gobegimi alttan destekleme ihtiyaci hissediyorum. Bazi anlar panik halinde, bazi anlar hafif depresif, bazi anlar bol gozyasli, bunalimli, heyecanli vs. karmakarisik gecip gidiyor gunler. Pek kimseyi gormek istemiyorum, konusmak istemiyorum, genellikle uykum var. Oyle bir dongudeyim iste. Bekliyorum artik, sabirsizlikla bekliyorum. Hareketlerimin bu kadar kisitlanmis olmasindan, ayaklarimin dehsetengiz sisliginden, surekli tuvalete gitmekten, tikanik-sismis burnumdan, ates basmalarindan, sagima yatamamaktan son derece bunalmis vaziyetteyim.

Kimse de bana bugunlerin tadini cikar, ararsin falan demesin dalarim. Hamileligin tadi 2.trimesterde cikiyor kardesim sonrasi fazla. Keske 6 ayda dogurabilseydik.

Bebegin kiyafetlerini, battaniyelerini filan yikadim kuruttum, katlayip kaldirdim. Klinikteki ebeye sordum utulemek ne kadar sterilizasyon saglar, gerek var mi diye, yok dedi sadece daha guzel gorunur. Benim de duymak istedigim cevap buydu zaten, utulemiycem hicbirseyi. Ohhh canima degsin.

Odasini da hazirladik hanfendunun, vala ozel birsey yapmadik bi yatak aldik diyorduk ama baya bi sirin oldu suslerle, oyuncaklarla filan.

Amaaan iste boyle yaa...

Annemle kardesim gelecek doguma nasil ozledim ikisini de, keske daha erken gelebilselerdi...

AAAyyhhhh hayat cok zor!






8 Şubat 2011 Salı

Together;we make magazines!



Ocak ayinda, basliktaki mottoyla ilk sayisi yayinlanan bir online dergi toplulugu theMagger. 4 farkli dergiden olusuyor.

theMet; sehir, kultur,sanat, yemek, gezmek, is hayati gibi metropolitan konulardan olusuyor.
theSpot; sokak modasi fotograflari, moda haberlerinden olusuyor
theFemme; kadina dair hersey
theShot; her konuda enfes fotograflardan olusuyor.


theMet ve theSpot her ayin 7'sinde
theFemme ve theShot her ayin 15'inde yayinlanacak.

Alistigimizdan farkli olarak, tum katilimcilar kendi istedikleri konularda yaziyor, editorler sadece yazim hatalarini duzeltiyorlar. Her katilimcinin kendi yazisiyla ilgili gorsel, yazinsal duzenlemeyi yaptigi harika bir platform.

Dergi sayfasi cevirmeye bayilan sadik bir dergi takipcisi olarak soyleyebilirim ki; bircok basili dergiden cok cok daha kaliteli ve doyurucu konular bulabilirsiniz. Ustelik, 'ben dergi yazariyim/editoruyum' diye ortada dolasan tiplerden cok daha iyi bir Turkce kullanimi ve konu zenginligi var.

Gecen ay dergileri ilk gordugum anda ben de bu isin icinde olmak istiyorum dedirtti. Ilk yazim subat'in 15'inde theFemme'de yayinlanacak, umarim begenilir.

Mart'ta ise theMet'te ofis hayatiyla ilgili bir yazim ve theFemme'de de dogum hikayemi anlattigim bir yazim olacak.

Dergi okumayi sevenlerdenseniz mutlaka goz atin derim, beklediginizden fazlasiyla karsilasabilirsiniz!

5 Şubat 2011 Cumartesi

Ayna...




Insanlarin davranislarinin birbirine olan etkisi uzerine iki farkli yazi okudum bugun, tesaduf olabilir mi?

Ayni toplumda yasayan insanlar birbirlerinin hareketlerini taklit ediyor diyor yazanlar. Ayni milletten olmalarina gerek yok. Valla ben hemen ikna oldum.

Turk toplumunun genelinin agresif, huysuz, asik suratli olmasi bundan mi? Trafikte ve kuyraklarda yasanan onca gerginligin sebebi bu mu? Bence evet. En kucuk bir grupta bile, karsidaki gerginse bu genginligin aninda size sirayet etmesi, guluyorsa sizin de kahkalarinizin onunkine karismasi an meselesidir genellikle...

Avrupa'ya gittigimizde kirmizi isikta karsidan karsiya gecmeye yeltenmekten utanmamiz, tanimadigimiz kisilere bile gulumsemeye baslamamiz bundan mi? Hatta bu etki yurda donunce de devam etme egilimi gosterir ama donusun hemen ertesi gunu aksama kadar yasanan gunun sonunda yolda, ofiste, bankada, markette karsilastiginiz muameleyle birlikte ucup gider. Ikinci gune ayna etkisine girmis olarak baslayiveririz. Eski tas eski hamam...

Dubai'deki Ingilizlerin de sirri cozulmus oluyor boylece benim icin. Buraya geldigimden beri Dubai'ye Ingilizlerin en kabalarinin geldigine inanmistim artik. Baslarda anlamakta gucluk cekiyordum, medeniyetin besigi bir ulkede yetis, dunyanin bir ucuna gel, zincirinden bosanmis gibi davran. Hayretle bakiyordum. Simdi anladim, cogunlugu taklit ediyorlar, adapte olmus insanciklar. Bu kadar Hintli'nin, Pakistanli, Arap ve Rus'un icinde tabii onlar da digerleri gibi davranacaklar ki yadirganmasinlar ya da daha dogrusu "yipranmasinlar". Evet su millet boyledir, bu millet ise soyledir demek cok cirkin biliyorum-yaradilani severiz yaradandan oturu, o ayri- ama bir tanesi de isini duzgun yapsin ve kaba olmasin Ya Hu, bir tanesi...

Benim gibi tezcanli, heyecanli, gec kalmaktan nefret eden, hizli hareket eden birinin resmen aci cekip yipranmasi gibi. Dunyanin bu kosesi benim standartlarima gore resmen agir cekim ilerliyor. Kimsenin acelesi yok. Bugun olmazsa yarin, yarin olmazsa 2 gun sonra- ne olur yani? Zamandan bol ne var? Rahat olmak lazim. Tamirci, kuru temizlemeci, sucu, taksici zamaninda gelmedi mi- isin mi aksadi, ucagi kacira mi yazdin- "n'olacah yaaa"....Bekleyeceksin. Isin ne? Ilgili arkadasin keyfi tutunca olacak hepsi nasil olsa. Ne gerek var dakikalarca, hatta birkac saat gec kaldim diye kurdesen dokmeye...Ustelik de zeytinyag usulu kaba bir muameleyle karsilasarak. Bizde musteri velinimettir, pesinden kosulandir, burada hizmet veren efendi. Hem de bizim alistigimiz standartlarin ciddi altinda bir hizmet anlayisiyla...Bizim garsonlarimiz gelse burda restaurant muduru, taksicimiz gelse filo yoneticisi olur. Ama bu kadar iste olan bu, bununla yasamak zorundayiz cunku bu bahsettigim meslek ehli bizden gelse, buradakilerin calistigi ucretle calismaz. Ne kadar ekmek o kadar kofte iste...

Bizden once buraya gelenler alismis gorunuyorlar duruma, onlar aynanin etkisine girmisler. Ve herkesin de gireceginden emin konusuyorlar, bense sinirlenmeden taksi yolculugu yapacagim, bir turlu gelmeyen kuru temizlemeciyi her defasinda sitem etmeden gulumseyerek karsilayacagim gunu iple cekiyorum. Ben Istanbul'da yasadim arkadasim her bir dakikanin ne kadar degerli oldugunu biliyorum. Ama gorunen o ki dunyanin bu kosesinde en ucuz sey zaman.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Buyuk kavusma! 5 Mart...

35.haftanin icindeyiz artik teorik olarak 5 hafta kaldi, pratikte 4,5 hafta. 5 Mart'ta kavusacagiz bebisimle kismetse:) 7-9 Mart arasi normal due date ben de buna en yakin tarihte gelmesini istedigim icin 5 martta anlastik doktorla.

Bebisin kilosu 2.9kg, bana biraz yuksek geldi ama. Kitaplarda 8.ayin sonunda 2,5kg olur diyor. Bir tosun daha geliyor sanki, arkadaslarimin bebekleri 4-4,5 kg dogdular hep, acaba bizimki de oyle mi olacak. Gerci erkek bebek onlar, erkek bebekler vucutlarinda daha fazla yag topladiklari icin daha kilolu dogma egiliminde oluyorlarmis genellikle. Bakalim bizim kucukhanfendu de 'erkeklerden asagi kalmam ben de' mi diyecek?

Neyse bebek super, ama cok hareketli, gercekten hic durmuyor...Ne zaman uyuyor bilmiyorum, eger gozlerinin altinda mor halkalarla dogarsa hic sasirmayacagim...Ultrasonda bakarken sakalasiyoruz doktorla, diyorum "umarim dogdugunda daha uysal olur", "ayni bebek geliyor farkinda misin" diyor doktor, "eveeeettt" diye birbirimize bakiyoruz khodjo'yla, hic bu acidan bakmamistik:D

Benimse ayaklarimin sisliginden ve genel olarak hamile olmaktan baska bir s.ikintim yok. Kalp carpintilarina da alistim artik, yapacak birsey yok. Doktor ayaklarimi gordugunde " tansiyonun normal, demek ki sen bu kadar fazla su toplayan ender yuzdenin icindesin" dedi. Gerci ben bu yuzdeyi Turk kadinlarinin olusturdugundan supheleniyorum, zira ayaklarinin sisliginden sikayet etmeyen Turk gebe gormedim. Ya da doktorun baska Turk hastasi olmadi bilemiyorum...

Bir de ben sezeryanla ilgili sorular sordum doktora, sanirim biraz endiseli gorundum, masanin ustundeki kartvizitlikle oynuyordum onu elimden aldi, sonra bana " stop worrying start living" kitabini recete etti! Bildigin receteye yazdi elime verdi kadin yaa...

Doktorun karsisinda geriliyorum sanirim bununla ilgisi var, yoksa ben baya sansli bir anne adayiyim diye dusunuyorum. Annem en az 40 gun en cok 3 ay bana kalsa omur boyu benimle birlikte olucak, yardim edecek, ogretecek, esim baya anlayisli bir es bence cok iyi bir baba olacak, kayinvalidemle annem ayni anda yanimda olmayacak boylece kime laf anlatacagim derdim olmayacak, yerli yersiz konusan, herseye karisan komsu teyze muessesesi Dubai'de yok. Kafam rahat olacak diye baya seviniyorum ama bu rahatligi yansitamiyorum herhalde. Kadina 'lohusa' kelimesini ogretmeye kalktim sanirim bu etkili oldu, ama tam evden cikmadan okudugum 2 berbat lohusa hikayesinin sucu valla benim degil.

Biktim artik felaket hikayeleri okumaktan. Yemin ederim bu kadinlarin hepsini topluca dovmek istiyorum. Ben cevremde yeni dogan bebekli birine maruz kalmadim hic, ablam yok, yengem yok, doguran arkadaslarim yakinimda degil, dolayisiyla gebeligin ilk gununden itibaren dustugum o koca karanlik boslugu blog okuyarak doldurmaya calisiyorum. Internetteki sitelerde, kitaplarda bircok 'objektif' bilgi bulunabiliyor tabii ama ben yasayan tecrubeli birilerinden ogrenmenin daha doyurucu olacagina inanip oyle devam ettim, tabii kitaplar filan okunuyor biryandan ama, ete kemige burunmus dolayisiyla bunyeyi daha cok etkileyen bilgi anne bloglarindan geliyor. Sadece gelmekle kalmiyor resmen selale olmus akiyor. Ne cok anne blogu var Allahim, birinden baslayinca zaten liste cig gibi buyuyor.

Bunlarin ortak ozellikleri sikayet etmeleri. Surekli ama...Resmen kanli vahset hikayeleri anlatip ondan sonra da 'ama bir gulumsemesi yetiyor tabii' demiyorlar mi, resmen tikleniyorum. Kimi dogumunun ne kadar zor gectiginden (bir tanesinin dogururken kuyruk kemigi kirilmis, sezeryan karari vememde en buyuk etken bu okudugum oldu, zira benim kuyruk kemigimde de muhtemel bir catlak var.Gebeligimin ilk gunlerinde daha bilmiyordum bile gebeligimi, popomun ustune cok kotu dusmustum o gunden sonra bir agri-aci var, rontgen de cektiremedim tabii oyle kaldi...), kimi lohusaliktan, kimi zor bebeklerden bahseden yuzlerce kadinin blogunu okudum ve aylardir bunlarla doluyorum. E tabii bunyede bir miktar hasar yaptilar...

Ama kolay doguran, iyi emziren, lohusalik gerginlikleri neredeyse yasamayan kadinlar anlatmiyor, nazar degecek diye korkuyorlar herhalde. Ya da ne bileyim belki de bu kadar zorluk yasamis kadinin yaninda kendi hos hikayeleri renksiz geliyordur, utaniyorlardir bahsetmeye. Bilmiyorum ama ben eger dogumu ve sonrasini rahat gecirirsem (insallah) ballandira ballandira anlatacagim herkeslere. Gebeyi korkutmak marifet mi Allaskina? Kim cikariyor bu adetleri?

Bir yandan da bu kadinlar iclerini dokmek icin blog tutuyor, kim ne diyebilir ne isterlerse yazarlar ozel alanlarina. Istemiyorsan okuma...Ama o kadar basit degil iste, okumadan duramiyorum, cunku merak ediyorum ve hazirliksiz yakalanmak istemiyorum. Neyse son 8 ayda okudugum bloglardan sonra en kotuye hazirlandim, en iyi yonu bu oldu herhalde. Ama tabii gercekler nasil olacak bekleyip gorecegiz...Konusmak hep cok kolay...

Eveeettt buyuk ihtimal bir dobik katilacak aramiza, biz ona yogunlasalim simdi. Artik heyecan dorukta...