Dora'nin Yolculugu

Lilypie First Birthday tickers

26 Ocak 2011 Çarşamba

Dubai Shopping Festival




Evet aylardir sadece ve sadece bebek icin suren alisveris maratonunu (evet resmen maratondu, el kadar birsey gelecek ne bitmez ihtiyaclari varmis.Hala da var birkac parca artik onlari babasina ihale edicem gitsin alsin.)dun kendi tarafima cevirdim. Nasil ozlemisim yeni kiyafetle dolu magaza kokusunu.

Hamile oldugumdan beri sadece birkac parca birseyi onu da sirf ihtiyactan cabuk cabuk alip cikmistim magazadan. Ki yani daha fazla kalmaya zaten insanin kalbi dayanmiyor. Hamile kiyafetlerinde ciddi devrim gerek. Zira zaten kendini cirkin hisseden hamile kisisine daha da cirkin hissettirmeye and icmis gibiler bu kiyafetleri tasarlayan kisiler. Gerci onlar da mi hakli acaba, bicimsiz bir vucut var elinde malzeme diye onde tasinan, giderek buyuyen bir karpuz giymis bir takim kadinlar var ve senin isin hem onde hem arka cenahta buyuyen kutleleri kumasla kaplamak. Pek eglenceli bir is olmasa gerek. Zaten ortaya cikan sonuclardan, bu isi yapan hic kimsenin isini severek yaptigini dusunmuyorum.

Bu alisveris cenneti ulkede de geldigimden beri, nasil olsa begensem de alamayacagim diye hicbir magazaya girip daha da fazla moralimi bozmak istemedigim icin, alisveris gudulerimi bebekten yana cevirmistim. Simdiyse zaman yaklasti, 1 ay kadar sonra tasidigim kutlenin bir kismi dunya uzerine cikacak, ben de eski kiyafetlerine sigamayacak ama hamile kiyafetlerini de reddecek bir kadin olarak, yeni cicilere yatirim yaptim. Maternity line'i olan magazalarda "yine" bu tipler inanilmaz cirkin oldugu icin ben de yakasi kolay acilan ama normal kiyafetler aldim. Bedenlerini de 1-2 beden yukarda tutunca emzirme ve bebegi kucagimdan indirip herhangi baska birsey yapamama donemimi gozu cok da tirmalamayan bir bicimde atlatacagimi umuyorum.

Su mevsimde Dubai gercekten yasanacak tek yer gibi gorunuyor insana. Daha once de soyledigim gibi hava inanilmaz tatli, bildigin limonata, nasil ferah. Sonra DSF (Dubai Shopping Festival) ve bu kapsamda diger etkinlikler... Walk'ta bir sahne kurulmus ve acikhava, ucretsiz jaz konserleri duzenlenmis (cok da ilgi goruyor), sadece magazalarda degil restaurantlarda, barlarda bile special offerlar sunuluyor. Sehir yilbasi zamaninda olmadigi kadar isikli ve hareketli. Korkunc buyuklukteki alisveris merkezlerinin herbir kosesinde farkli muzik dinletileri, dans gosterileri vs. yani tam bir festival yasiyor sehir. Bayildim Ocak ayinda Dubai'ye.

Bu sehir tam bir pazarlama basarisi. Aslinda uzaktan baktiginda koccaman bir santiyeden ibaret, dogal guzellik desen ince, beyaz kumlu, genis ve uzun plajindan ve guzel denizinden baska birsey yok ama herseyin "en" oldugu, yapildigi, bunun da bagira bagira anlatildigi, deniz mevsimi gecince, alisveris mevsiminin basla(til)digi, korfezdeki en liberal (dolayisiyla yasamanin en kolay oldugu) sonradan yapma sehir-devlet. Daha 5 yil once ziyarete gelenler su anki halini taniyamiyor sehrin, surekli "burada bu binalar yoktu coldu hep buralar" muhabbeti. Col kumundan yukselmis bir sehirde yasiyoruz. Kum mum adam sonradan yapmis pazarlayabiliyor, bizde dogustan var pazarlayamiyoruz. Petrol metrol meselesi falan da degil, bu emirlikte petrol falan yok. Vizyon ve dedikasyon meselesi.

Bir de bu milletin ne kadar kaba saba, insani inceliklerden yoksun oldugunu gordukce resmen kuduruyorum kiskancliktan. Biz niye yapamiyoruz?

24 Ocak 2011 Pazartesi

DUABI'DEN KIS MANZARALARI...


 Plajimizda gun bitirken... Bu kadar dalga birtek kishin goruluyor...


The Walk'ta acik pazar. Cok guzel tiril tiril elbiseler ve hasir cantalar var... Bu pazar kishin kuruluyor sadece.

Birkac gundur hic evde durmak canim istemiyor, kalkar kalkmaz ya kahvaltimi yapip ya da yapmayip kendimi direkt sokaga atiyorum. Hava o kadar nefis ki bu guzel havalari kapali mekanlarda gecirmek yazik geliyor cok.

Hava nefis derken nasil mesela 24 Ocak itibariyle... Ogle saatlerinde bulutsuz ortalama 24 derece. Aksam uzeri gunes ferini kaybedince hafif bir ruzgar cikiyor hafif bir urpertiyor ama o his de oyle tatli ki..Herkes disarida, herkes bizim mahallede:) Malum disarida oturulabilen, birarada bu kadar cok cafe/restaurant birtek bizim burada Dubai Marina'da var. Ince uzun bir canli bir yol; The Walk. Insanlar Dubai'nin dort bir yanindan gelip deli bir trafik yaratirken ben neden yurume mesafesinde kendimi eve hapsediyorum diye kizdim kendime, attim kendimi yollara. Bu hafta hergun disaridayim, oturuyorum bir yere, aliyorum kafesinsiz kahvemi basliyorum gelen geceni seyretmeye. Her renkten, her milletten, her meshrebden insan geciyor onumden. En cok da, kishtan kirilan Avrupa'dan kacip gelmis turistler ( onlari islak saclariyla plajdan gelmelerinden anliyorsunuz zira su ve hava denize girilecek kadar sicak degil bana ve komsularimiza gore, ama Ruslar ve Avrupalilar icin hala cennet gibi gorunuyor), bir de kadinlari ve erkekleri calismak zorunda olmayan Birlesik Arap Emirligi vatandaslari yani lokeller var manzaramda.

Lokalleri tanimaksa cok kolay. Kadinlar 2 parcadan olusan siyah bir ustluk giyiyorlar. Esarplarinin (Sheya) uclari ve uzerliklerinin kollari genellikle cok gosterisli isler ve/veya taslarla suslu abayalariyla hemen digerlerimizden ayriliyorlar. Erkeklerin lokal oldugu 2 sekilde anlasiliyor. Birincisi kiyafetleri. Erkekler de 2 parcadan olusan geleneksel bir kiyafet giyiyorlar. Parcalardan birincisi baslarina koyduklari beyaz bir ortu-gutra, bunu siyah kasnak gibi 2 halkayla baslarinin ustunde tutuyorlar. Kiyafetin ikinci parcasi ise yere kadar uzanan ama yere degmeyen beyaz elbise yani kandura. Hicbir lokal erkegin uzerinde herhangi bir yeri burusuk kandura goremezsiniz, gizemli bir sekilde gunun herhangi bir saatinde jilet gibi utuludur kanduralar. Kish aylarinda kanduralarin renkleri sadece beyaz olmaktan cikar ve gri, toprak rengi, kahverengi vs. gibi cesitli renklere de rastlanir. Erkeklerin lokal olduklarini anlamanin ikinci yolu ise belirli bir sakal trash bicimi. Bizim cember sakal dedigimiz sakallarinin kenarlari (yanak ve boyunun bulustugu en sag ve en sol) koseli trash ediliyor, ozellikle genclerde. Ama bu trashin ozel bir adi var mi bilmiyorum. Ayrica diger Korfez ulkeleri de benzer kiyafetler giyiyorar ama ulkeden ulkeye birtakim nuanslarla. Ornegin, Suudlarin Gutralari bizim poshu dedigimiz ortu cesidinin kirmizisi oluyor, ayrica Suud kadinlar yuzlerini de ortuyor ve onlar bizim carshaf dedigimiz sade siyah bir uzerlik giyiyorlar, BAE lokalleri ise yuzlerini ortmuyor.

Tabii bu cesit geleneksel kiyafetler giymek sart degil BAE'de. Bu konuda son derece liberal bir yer, ozellikle Dubai emirligi. Yani genc kizlari basi acik, veya tamamen abayasiz gormek de mumkun. Ama degismeyen tek birsey var. Abaya giysin, giymesin veya yarim giysin(basi acik ama uzerligi var) tum lokal kadinlar kollarinda tasarimci cantalari ve ayaklarinda tasarimci ayakkabilariyla geziyorlar. Babet bile giyiyor olsa ya Chanel'dir ya Prada ya da iste vs. Ama tum emirliklerde lokallerin yeri ayricalikli oldugundan, geleneksel kiyafetleri onlar icin bir statu sembolu ve buyuk bir cogunlugu bunu tercih ediyor. Lokallerin fotograflarinin izinsiz cekilmesi son derece saygisiz olarak degerlendirildiginden elimde belge yok.

O kadar ayricaliklilar ki, 8 aylik hamile, ayaklarinizin sisligi yuzunden zor yuruyor da olsaniz siz onlara yol vermek zorundasiniz. Ya da mesela pusetle bir kapidan gecmeniz gerekiyor ama sizden once bir lokal girdi kapidan asla kapiyi tutup size yardimci olmasini beklemeyin. Efendi olun siranizi bekleyin, once o gecsin sonra siz de kapiyi ayaginizla mi tutacaksiniz ne yapacaksiniz yapin oyle gecin! Hele hele bir lokalle kavgaya karismak falan-sakin ha! Sonuna kadar hakli olsaniz da aynen yutup uzaklasin yoksa sonunuz ya hapis ya da sinirdisi edilmek ona gore! Bir kere tum suc sende, sen burda olmasaydin burda olay falan cikmayacakti! Allah Allah!

Diger milletlerden genc kizlarimiz ise High Street markalarinin (Zara, Mango, Topshop vs.) marka elcileri gibi dolasiyorlar ortada. Vitrin gezmenize falan gerek yok, The Walk'ta herhangi bir cafeye oturun ve gelen gecen kizlari seyredin. Tum sonbahar-kish koleksiyonu onunuzde. Tabii 25 derecede giyilebilecek olanlar. Kurklu falan kiz pek yok ortada:) Hani bu yil cakma kurkler modaya ondan diyorum. Bununla beraber pek cok cizmeli kiz var. Herhalde moda dergilerinden ozeniyorlar cizmeli kombinlere ama ayaklari pismiyor mu bilmiyorum. Uzerinde askili t-shirt, short, ayaginda cizme...Ben hala parmak arasi terlikle gezerken bana biraz tuhaf geliyor:) Hatta s.ikinti basiyor...Ama ne yapacaksin genclik iste... Neyse tabii bu arkadaslarin da ustu basi high street olabilir ama cantalar illaki tasarim (ten renklerinden yine Korfez ulkelerinden birinin vatandasi olduklerini saniyorum)- 16 yasindaki bir genc kizin tasarim cantayla gezmesi de bana tuhaf geliyor ama yapacak birsey yok. 16 yasindaki erkek de Ferrai'de geziyor... Avrupalilarsa herzaman daha mutevazi her yonden,bu arada burada Turkler de Avrupali'dan sayiliyor:)

Ne olursa olsun hamileligimin son aylarini boyle kish koshullarinda terlikler, taytlarla hafif hafif  gecirmekten (bedenen olmasa da kiyafeten) son derece mutluyum.

Bir de su ara Dubai Shopping Festival (20 Ocak-20 Subat), heryerde deli gibi indirim var. Ben de vatandaslik olmasa da residentlik gorevimi yerine getireyim, ekonomiye bir katkim olsun diye yarin en sevdigim alisveris merkezine; Mall of the Emirates'e gidecegim. Gelismeleri bildiririm. Stay tuned!

Duabi'de kishin yasanir! Kis hic bitmesiiiinnn....

(Fotolar TimeOut Dubai'den)

16 Ocak 2011 Pazar

5 Yasinda Kiz Cocuguna Yapilan Muamele




Ben ne diyecegimi bilemiyorum. Cok acikli bir manzara. Bu "sahne anneleri"ne kim dur diyecek? Turkiye'de de bunlardan bir suru var biliyoruz, o kadar cocuk setlerde sersefil oluyor. Nereye kadar somurulecek bu cocuklar daha, hem de kendi anneleri tarafindan!
Allah sagduyu ve merhamet versin bu kadinlara.

13 Ocak 2011 Perşembe

Dua...



Edebiyat konusunda ahkam kesmek bana dusmez, ne edebiyat mezunuyum ne de eline geceni okuyan bir okur. Kendime de haksizlik etmemyeyim tabi de, kendimce okur yazarim diyelim, evet. Sevdigim yazarlar konusunda cok vefaliyimdir ama Elif Shafak yeni bir kitap cikardiysa ilk hafta alir yutarim, Murathan Mungan roman yazdiysa asla kacirmam, kucukken de Buket Uzuner'in s.iki takipcisiydim ama simdilerde takip etmiyorum. Bir de artik Ahmet Umit'im var, hastasi oldum.

Bir de sevdigim bir kitabi tekrar tekrar okuma huyum vardir. Ornegin Murathan Mungan'in Yuksek Topuklarini 4 defa okudum, gibi. Iste boyle sadik okur olunca beklentin yuksek oluyor yazarindan. Hep yeni birseyler bekliyorsun. Senin gormedigin yeni seyler gostersin, yeni seyler soylesin her defasinda. Peki mecburlar mi bunu yapmaya. Yazar dedigin sanatci bir insan, icinden ne geliyorsa, o an neyle doluysa, simdiye kadar nelerle doldurduysa cikinini o dokuluyor kaleminden. illa benim okumak istedigim seyi yazacak hali yok elbette. Ama iste cita yukselince bekliyor insan ister istemez. Ben su an Elif Shafak'la ilgili boyle hissediyorum. Ask'tan sonra 2 tane derleme kitabi cikardi. Okuduk tabii zevkle, ama zaten ben bu cumleleri daha once de okumustum, hissetmistim, alacagimi alip gerisini birakip devam etmistim. 

Ustelik de Ask bana gore en iyi romani degildi. Ama tabii Mevlana ve ogretisinin cekiciligi daha genis kitlelere ulastirdi Shafak'i cok da hos oldu ama Araf'tan, Bit Palas'tan, Mahrem'den, Baba ve Pic'ten sonra daha baska, daha yuksek, daha derin, daha deha cumleler bekliyordum. Olmadi. 

Acaba olan oldu mu, korktugu basina geldi mi? Bu kadin kuru bir agac govdesine elini dayayip, Allahim  yaraticiligimi, yazarligimi koreltecek herseyi al benden, kadinligimi gotur, kadinligimi bu kuru agac gibi kurut, yazarligim bende kalsin diye dua etmis ve dualari kabul gormus, bir sure reglleri durmus bir kadin. Kendini yazmaktan baska, yazilarindan baska bir bicimde tanimlamayi adeta reddediyor, baska bir hayati asla kabul etmiyor. Ama sonra ask galip geldi, evlendi, cocuk dogurdu(hem de 2 tane Allah bagislasin), 10 ay postpartum depresyonda kalmis olsa bile, o artik canindan can yaratmis bir kadin. Kadinligi, uretkenligi geri geldi ama yazarligi gitti mi? Ya da koreldi diyelim. Zira, gazetedeki kosesinde,  romanlarinda, derlemelerinde hep ayni konular, ayni cumleler, ayni bakis acisi. 

E o kadar gitmeler, ustelik bayramda ailesinden ayri kalmalar ne katiyor ona. Annelik hicbirsey katmadi mi, hicbir zaman bahsedilmiyor. Ben artik yeni Elif Shafak'in kendisini bize acmasini bekliyorum. Yoksa olmuyor, gitmiyor boyle. Yeni okurlarina yetiyordur belki ama tum kitaplarini ezbere bilen bir okur icin artik yetersiz Elif Shafak. 

Cok uzuluyorum cunku ben onu(o sakinligini, huznunu, bilgeligini), uslubunu, onun dille bu kadar ustaca oynamasini gercekten cok seviyorum. Beni hicbir zaman duymayacak biliyorum ama yine de dua gibi soyluyorum "Yeni cumleler gonder onun zihnine n'olur Allahim, hayalgucuyle yogursun, geceler boyu uykusuz kalip birakamayalim romanlarini". 

Mazoshist degilim, sevdim mi tam severim, sildim mi bir kalemde...:) 

Firarperest


Elif Shafak bende hep bir gitme istegi uyandiriyor. O'nun kitaplarini okurken kurtlaniyorum resmen, durtuyorlar. Gidebilme ihtimalin varsa cok motive edici tabii bu durum. O yuzden ornegin ogrenci olup da yurtdisindaki o programa gideyim mi gitmeyeyim mi, ya da calisirken yurtdisidan/ diger sehirden gelen is teklifini kabul edeyim mi etmeyeyim mi diye ikilemde kalan herkese karar verme surecinde Elif Shafak okumasini tavsiye ederim. Hatta romanlarindan birini okumasa da olur, HaberTurk'teki kosesinden rastgele sectigi bir yaziyi okuyabilir, zira yazdigi herseyde her firsatta gitmeyi kiskirtiyor. Cunku kendisi hep gidiyor, hic durmadan, zevkle, eminim her defasinda ic dunyasini katmerleyerek geri donuyor. Cok kiskaniyorum onu bildiginiz gibi degil. Nasil yapiyor, evli ve 2 kucuk cocuklu olmasina ragmen bunu becerebiliyor cidden anlamakta gucluk cekiyorum, HT'ten mail atsam cevap verir mi acaba? Yontemini ogrenmek istiyorum ben de. 

Havalimanlari da bende ayni istegi uyandiriyor. Ellerinde valizleriyle oradan oraya kosusturan insanlari, havalimanlarinin o hic durmaz hali, o gidilen yerde benim kacirdigim birsey var fikri beni inanilmaz derecede icine aliyor. Bu yuzden 3 yil boyunca yogun seyahatli islerde calisabildim sanirim, oyle ki valizimi yerine kaldirmaz bile, sadece icindekileri temiz ve utululeriyle degistirirdim o kadar. Hele evliligin ilk donemlerinde bu seyahatler kurtaricim olurdu, zira 1+1 bir dairede surekli didisme fikri cok yorucuydu, ben de bol bol giderdim. Diyarbakir, Urfa, Antep, Malatya, Elazig, dunyayi gezerdim:) En son havalimani ziyaretim gitmek icin degil misafirlerimizi ugurlamak icindi. Esime dedim ki " Havalimanlarinda hep gidesim geliyor" O da soyle cevap verdi "E hadi eve gidelim o zaman":))) Boylece gerceklige donmus oldum! 

Ote yandan son derece evcil bir insanimdir, severim yerlesik duzeni, rutini.Guvende hissederim kendimi bilindik sularda. Ama iste bu benim: hep celiski. Baglanmaktan korkardim, cok cabuk s.i.kilirdim ama deli gibi evlenmek istiyordum. Birseyi s.i.kilinca veyahut doydugumda birakabilme ozgurlugunu seviyorum ama ote yandan cocuk sahibi olmak da istiyordum. Bir yandan gorulmeyi farkedilmeyi istiyorum ama olunca da utandigimdan hemen ortamdan uzaklasmak istiyorum. Bu arada peynirle receli birlikte yemeyi de cok severim.

Su anda gitmis sayilirim aslinda o yuzden biraz gazim alindi bu konuda. 3 yil Istanbul'da resmen kapana kisilmis gibi hissediyordum artik kendimi. Cunku benim mezuniyet sonrasi hayalim gitmek uzerine kuruluydu, Avrupa'ya, ama olmadi denk gelmedi,kaldim Ankara'da. Bir sonraki kampuse gittim sadece:) Keske ona da gitmeseydim de kendi kampusumde kalsaydim dedim sonra. Bazen gitmek o kadar da hayirli gelmiyor. Avrupa filmlerini bu yuzden bu kadar cok seviyorum, gidemedigim yerlere goturdukleri, giremedigim hayatlara soktuklari icin beni. 

Ama simdi bebek geliyor ve doyunca vazgecemeyecegim ondan. Belki de hic doymayacagim bilmiyorum ki. Anne olmak konusunda bu kadar paniklememin sebebi bikinca, yorulunca, doyunca vazgecemeyecegim icin kesin. Bazen panik duzeyim o kadar yukseliyor ki dogduktan sonra kacma senaryolarinin icinde buluyorum kendimi. Bundan sonrasi depresyon heralde, dikkatli olmak lazim. 

Ama biliyorum ben sevince vazgecemem, yavrumun babasindan vazgecebildim mi? Biz minik bir aile olacagiz ve bundan sonra birlikte gidecegiz. Onumuzdeki yil icin gezi planlarina basladik bile. Biz cocukla birlikte hayati bitiren bir cifte donusmeyecegiz,onunla birlikte gorup, taniyacagiz, onun guvenligini tehlikeye atmadan ne istiyorsak yapacagiz birbirimize sozumuz var. Yasanacak guzel gunler, gorulecek guzel seyler var daha. Birlikte...

11 Ocak 2011 Salı

Iraz (Teyze)'ye Tesekkur:)


Iraz Teyzemiz (ya ben hic yakistiramiyorum sana teyze hitabini napicaz?) taa New York'ta bizi hatirlamis ve bu guzel bodyi gondermis. Irazcim tatli notun ve hediyen icin cok cok tesekkurler:) Hep saklayacagiz:)
Dora da belki bi New Yorker olur bekleyip goruciizz:) Yalniz body uzerindeki mesaj beni cok endiselendiriyor:)

Seni cok seviyorum. Kendine cok dikkat et.

10 Ocak 2011 Pazartesi

Bir hayalim vardi...



Saniyeler once okudugum bir haberle, benim Turkiye'ye dondugumde gerceklestirmek istedigim hayalimin bir baskasi tarafindan gerceklestirildigini ogrenmis bulunuyorum. Uzulsem mi sevinsem mi bilemedim. Bir kere kesinlikle bir bosluktu ve doldurulmasi gerekiyordu. Beni uzun uzun dusuncelere gark etmisti boyle bir seyin olmamasi.

Acaba olabilir mi, ilgi gorur mu, bence gorur, peki neden simdiye kadar yapilmadi, buyuk kitapevlerinin arasinda tutnabilir mi, belki de hic karli degil hatta akil kari degil, finansal istisareden sonra vazgecti herkes??? Yoksa simdiye kadar kimsenin aklina gelmemis olmasi mumkun degil!! Ama hersey kar mi? Bir cocugun hayatina dokunmaktan bahsediyoruz!! vs.vs.vs.

Derken ben ne olursa olsun, hayalimin pesinden gitmeye, Dubai'den dondugumde bir cocuk kitaplari kitabevi acmaya karar vermistim, ama siradan bir kitabevi olmayacakti. Okuma saatleri, anneleri uzmanlarla bulusturan programlar, cocuklar icin drama workshoplari vs. tam donanimli bir cocuk eglence dunyasi olacakti. (Hatta su Meg Ryan ve Tom Hanks'in oynadigi "You have Got Mail" filminde Meg Ryan'in sahibi oldugu cocuk kitabevinin (The Shop Around the Corner) Tom Hanks'in sahibi oldugu buyuk kitabevinin (Fox) mahalleye gelmesiyle kapanmak zorunda kaldigi film bile hayalimin rengini kacirmaya yetmemisti.)

Oraya gelen cocuklar okumayi, hayal etmeyi, diger cocuklarla eglenmeyi ogreneceklerdi. Kisiliklerini olusturmakta ufacik da olsa bir payimiz(biz buyuk ve sevecen bir ekip olacaktik, tum gozetmenler cok egitimli olacak, cocuklari sevecek ve hep gulumseyecekti) olacakti. Bize anne zoruyla degil kendileri gelmek isteyeceklerdi. Hatta anne-babalar alisveris yaparken cocuklara birkac saat bizim gozkulak olabilecegimiz bir hizmet de verecektik.

Istinye Park'ta Tirtil Kids Kitabevi acilmis. Gormedim ama eminim harika bir masal dunyasi olmustur. Lutfen cocuklarinizi istifade ettiriniz. Kitap okuma aliskanligi edinmeyen cocuklarin herhangi bir konuda basarili olabilecegine inanmiyorum.

Uzulmeyecegim hayalim yikildi diye yoksa cocukcagizlar 5 yil daha beklemek zorunda kalacakti boyle bir dunya icin:) Belki ben de dondugumde onlarla birlikte calisirim, hem kurulu duzen uzerine gitmis olurum, yeni fikirlerimi uygulamak daha kolay olur :D Cunku gercekten cok kafa yordum bu konuya. Paylasacagim cok sey var dunyayla :)

Heheyyt bekle beni showdunyasi gumbur gumbur gelecegim:)))

Bu arada online satislari da var www.tirtilkids.com .
(Foto siteden alinti)

Gebelik Notlari...




Eveeettt 31. hafta itibariyla uykusuzluklar da baslamis bulunuyor! Gecen persembe gecesi de olmustu ama supheliydim, acaba ictigim kafeinsiz kahve yeterince kafeinsiz degil miydi diye ama bugun kafeinli kafeinsiz hicbirsey icmedim-su disinda ve 4 saatten sonra uykum acildi. Hayirli olsun! Saatlerce bir yanima donup yatmaktan her yerim agridi ben de kalktim artik napiim.

En gicik oldugum seylerden biridir uykum oldugu halde bir turlu dalamamak ama gun gelecek uzanmaya bile vakit olmayacak degil mi- sikayet etmemek lazim.

Madem basladim tum surecte neler yasadim onlarin da notlarini duseyim de unutmayayim bari. Bilinc akisi seklinde yaziyorum, birakiyorum daginik kaliyor...

Kalbimin carpintilari da azalmakla birlikte hala devam ediyor 20.haftadan beri.

30.haftada artik karnimi tasimakta zorlandigimi hissetmistim, bir degisiklik vardi, megerse bebis donmus:) O da hazirliklara basladi artik. Annesi de karar verse onu ne sekilde kucagina alacagina hersey tamam olacak. Ama aci-agri esigi bu kadar dusuk bir kadin olarak ne yapacagimi bilemiyorum, bebegim geldiginde ameliyatli olup onunla gecirecegim vaktin azap olmasini da istemiyorum, vucudumda ameliyat izi de istemiyorum, ote yandan mumkunse vajinam ayni genislikte kalsin istiyorum. Napicam ben?

Kilom +14, istahim cok acildi bu arada 2-3 haftadir. Allah sonumu hayir etsin. 4.ay icindeyken cok hizli kilo almistim sonra yavaslamisti ayda 1-2 ancak aliyordum 7.ay sonuna kadar ama simdi yine tirmanista sanki:(

Hala evi kendim temizleyebiliyorum. Egilip kalkmak cok fazla problem yaratmiyor ama en alttaki raflarin tozunu almak gibi cok egilmem gereken durumlar ozellikle eklemlerimi cok zorluyor. Cam falan silmiyorum tabii ki. Cok odemim var, ayaklarim, ayak bileklerim korkunc sis, ayaklarim 2 numara atti. 38 numara bir ayakkabi almistim (normalim 36) o bile cok zor oluyor. Neyse ki Dubai'nin havasi hala parmak arasi Birkenstock'lara izin veriyor yoksa halim harapti. Dizlerim cok cabuk agrimaya basladi ve bukerken inanilmaz aciyor. Dolayisiyla oturup kalmak, uzun sure yurumek, alcaklarda birseyler yapmaya calismak azap oluyor. Bir de buyuk ihtimal bacaklarimin baslangic noktalari ama benim vajinamda hissettigim bir kemik agrim var. O da can s.i.k.ici.

6.ayin basinda kendime pedikur bile yapabiliyordum ama 7.ayin baslarinda artik tirnaklarimi bile kesemez hale geldim. Hamilelikte hersey cok cabuk degisiyor.

Bebisin ilk hareketlerini 18.haftadan itibaren hissetmistim, 27.hafta civari gobegim meksika dalgasi yapiyordu, cok harektli bir minnosum var.

Su an 6.52, disarda korkunc bir sabah sisi var. Yola ciksan onunu goremezsin o derece. Hayirdir insallah.

Bir de 2.trimesterde saclarim korkunc dokuldu ama simdi cok iyi. Tirnaklarim cok guclendi, kat kat ayrilan normallerini hic ozlemiyorum:)

3.ayda aldigim medium hamile taytlarini ve kot pantolonu, yine medium hamile t-shirtlerini hala rahatlikla giyiyorum. Hatta hamilelikten once aldigim normal medium taytlari bile hala giyiyorum. Hamile kiyafeti alinacaksa en kalitelisini ve stylish cesitleri GEBE'de bulmak mumkun. Rahat elbiseler disinda (onlari da hamilelikten once almistim) 2 tayt bir kotla tum hamileligimi gecirmis olacagim, khodja bu durumdan cok memnun tabii:) Ama ben ayni seyleri giymekten nasil s.ikildigimi anlatamam.

Hamileligimin ilk donemlerinde en cok tukettigim gida sut, peynir ve portakal suyuydu. Hala en cok peynir yiyorum. Oncesinde hic tatliya duskunlugum yoktu ama hamilelik boyunca acaip tatli canim istedi surekli. En cok sucluluk duydugum konu ise balik yiyememek. Nasil kotu kokuyor mubarek hala. Ilk kusmam balik kokusu yuzunden olmustu belki o yuzden bu kadar etkilendim 8 ay boyunca. Zaten cok aradigim bir besin olmamakla birlikte tiksinmezdim normalde ama iste...

Bu arada bulantilarim tam 4 ay surdu, sadece 3 defa kusmakla birlikte neredeyse her koku ogurmeme sebep oluyordu. Hele Dubai'ye gelince butun sehir kokuyordu resmen, cok zorlandim. En guvenli yiyecek peynirli sandviclerdi 1 ay boyunca.

8 ay boyunca 2,5 kadeh sarap ictim, biri beyaz 2si kirmizi. Bir sonrakini iple cekiyorum:)

Suphelendigim gunden beri sigara icmiyorum. Hic de canim istemiyor, bu kadar kolay olmasi gercekten mucize.

Bir de zor bir soguk alginligi gecirdim, ilac kullanmadim, doktor izin vermedi. Burnum 2 haftada falan ancak acildi.

Baska neler oldu acaba? Hatirlayinca yazarim artik onlari da...

O kadar cok hayal kurdum ki, sanki bebek zaten varmis da ayri kaldigimiz icin ozlemisim gibi geliyor. Resmen ozlem hissediyorum esyalarina baktikca. Az kaldiiiiii.....Anneciiimmmm....

Fotograf gecen hafta misafirlerimiz varken cekildi. Bu tatli kiz yegenimiz Ece. Bu fotografta utangac poz vermis ama cok yaman kendisi. Boncuk:) Dayisi hala sayikliyor Ece Ece diye:) Alistirdilar kendilerine, gittiler sonra:( Gerci nasil gezdiysek 2 gun yattim ben olayin ardindan:D

6 Ocak 2011 Perşembe

Dugumler ve Cozumler...



2011'in ilk haftasi gecti bile! Nasil girdigimizi bile anlayamadim, aslinda tam o anda kocaman 7 aylik gobegimle hafif hafif zipliyordum onu biliyorum da, 2010'da ne planliyorduk neler oldu, 2011'de ne yapacagiz ya da ne isteyip ne kadarini yapabilecegiz, bu kisimlar hala muglak.

2010'un ilk 4 ayi cok yogun ve stres altinda fazlasiyla calisarak gecti. Resmi tatil, haftasonu, mesai bitimi demeden kongre planlamalari, seyahatler, musteri ziyaretleri, ceviriler, yil basi degerlendirme toplantilari, sunumlar, sunumlar, sunumlar, egitimler (eleman sirkulasyonundan dolayi ayni egitimleri defalarca vermek cok ama cok s.ikici ve yorucuydu). Uyuz "mudurumun" yaydigi stres, kadinin aurasindan stres akiyor yahu... Asla hakettigim noktaya gelemedigime inanip, bu cendereden nasil yaparim da daha iyi bir duruma gecis yaparak kurtulurum hesaplari yaparken bir de bu denkleme bebek sokmaya calisirken nisanin ayinda tum hersey tepetaklak oldu. Iyi anlamda!

Neyse ki... Yoksa ben bir turlu cikamiyordum isin icinden, en dogru is arama zamani benim icin ne zamandir, en dogru bebek yapma zamani bizim icin ne zamandir, bu arada bir de ev sahibimiz daireye oglunu yerlestirmeye karar verdi tam senlik olmustuk. Sabah yataktan surunerek cikiyordum, kendimi sigara ve kahveye vermistim, mudurume gercekten katlanamiyordum, yuzunu gormek dahi istemiyordum, is hirsi falan kalmamis artik gun doldurur gibi bakiyordum-birgun elbet bu da gececek diye(is hayatimda 2 mudurum oldu ikisiyle de ciddi uyusamadik, ikisi de ayni okul, ayni bolum ve hatta ayni siniftan- bu bir tesaduf olabilir mi? Bogazici genetikte nasil yetistiriyorlar bu insanlari gercekten cok merak ediyorum-yonetici vasfiyla mezun etmedikleri kesin!!!!!)... Sadece canim patronumla birebir calistigim zamanlar mutlu oluyordum, cunku verimli calisiyorduk, paylasabiliyorduk, birbirimizin dilinden anliyorduk.

Veeee Nisan ayinin baslarinda Fransa'dan gelen bir telefonla cozumun baslangicina yaklastik (tabii o zaman bilmiyorduk boyle oldugunu). Esime Dubai'de is teklif ediliyordu...Gidisimiz evden cikmamiz gereken tarihe denk geliyordu. Tek soru bebek oraya gidip biraz calistiktan sonra mi  aramiza katilsin (sanki istedigimiz zaman olacaginin garantisi varmis gibi!), yoksa bu gecis surecini "maternity leave" seklinde aciklayabilecegim bir sekilde hemen mi olsun?

Neye karar verirsek verelim hamile kalmadan once birtakim muayeneler olmam gerekiyordu, en azindan onlari yapayim diye doktora gittim ve hamile oldugumu ogrendim!!!

Once cok sasirdim resmen tokat yemis gibi oldum cunku hic ama hic beklemedigim bir durumdu. Bu durum bir sure devam etti, ben saskaloz saskaloz ortalarda dolaniyordum, cok hazirliksiz yakalanmistim. Zaman icinde alistim tabii ama pek kolay olmadi.

Hamile olarak is arayamayacagim icin o problem de kendiliginden cozulmus oldu. 5 aydir stressiz bir sekilde hamileligimin ve Dubai'nin keyfini suruyorum, bebegime hazirlaniyorum, heyecanimi dolu dolu yasiyorum.

Velhasil cok dugumlendigi bir anda hersey kendiliginden cozuldu. 2010 bizim icin tam bir surprizler yiliydi. 2011 daha da cok bilinmeyenle geldi:
Bebegimiz nasil bir bebek olacak, bizi cok zorlayacak mi?
Dogumdan sonra istedigim gibi bir is bulabilecek miyim?
Is bulamazsam ne yaparim?(Yikilirim) Hayatima sadece anne olarak devam etmek istemiyorum!
Istedigim master programina baslayabilecek miyim? Bebekle birlikte yurutebilir miyim?
Yardimcimizi istedigimiz gibi gunduzlu bulabilecek miyiz (burada usul yatili ama ben istemiyorum)?
Bulamazsak 6-7 aylikken krese verebilecek miyiz?
Krese veremezsek caresiz yatili bakici arayacagiz, bu durumda tasinmamiz gerekecek, cunku su anda evde bakici icin extra bir oda yok:(

Yine kafam cooook karisik!!!
Marttan itibaren yavas yavas cevaplar ortaya cikmaya baslayacak...Sabir...

Ezcumle yine dugum seklindeyiz, belirli hicbirsey yok, sadece beklemedeyiz. Bakalim bu sefer gecen yilki gibi kilpayi siyirabilecek miyiz bu belirsizliklerden!!!

2007 yilinin subat ayinda doktorami yarim birakip is hayatina atilmaya karar verdigimden beri hayatim takip edemedigim bir hizla degisiyor. Her yil yepyeni birsey oluyor, buyuk bir degisiklik yasiyorum. Ve zannediyorum bu boyle devam edecek bundan sonra da. Hic sikayetci degilim cunku Allah'a sukur simdiye kadar hic geri adim atmadim, verdigim karardan pismanlik duymadim, bir sonraki adima hep basariyla gectim. Her basa gelen henuz bilmesek de belirli bir sebepten geliyor. Kafayi siyirmayip tevekkul etmek lazim tabii elinden gelen herseyi yaptiktan sonra...